62.01 Aktüerya (İş Göremezlik / Destekten Yoksun Kalma)

Aktüerya bilimi, belirsizlik içeren olayların finansal etkilerini ölçmeyi ve yönetmeyi amaçlayan matematiksel ve istatistiksel bir disiplindir. Son yıllarda, adli tazminat hukukunun en karmaşık alanlarından biri olan iş göremezlik ve destekten yoksun kalma tazminatları konularında, aktüeryal hesaplamaların önemi giderek artmaktadır. Özellikle beden bütünlüğüne zarar veren olaylar neticesinde ortaya çıkan ekonomik kayıpların objektif biçimde değerlendirilmesi, yalnızca mağduriyetin giderilmesi açısından değil, aynı zamanda hukuki süreçlerin güvenilirliği bakımından da büyük bir önem taşımaktadır.

Bu bağlamda, iş kazaları, trafik kazaları, tıbbi uygulama hataları gibi olaylar sonucunda geçici veya kalıcı iş göremez duruma gelen bireylerin ya da vefat eden kişinin bakmakla yükümlü olduğu kimselerin, karşılaştıkları gelir kayıplarının bilimsel yöntemlerle tazmini, Türk Borçlar Kanunu, Yargıtay içtihatları ve ilgili özel düzenlemeler çerçevesinde değerlendirilmektedir. Ancak bu değerlendirme sürecinde, tazminat miktarının belirlenmesi hem etik hem de teknik açıdan büyük bir dikkat gerektirir. İşte tam da bu noktada, aktüerya biliminin sunduğu

araçlar, hesaplamaların nesnel ve tekrarlanabilir bir temele oturtulmasını mümkün kılmaktadır.

Aktüeryal hesaplamalar; mağdurun yaşı, yaşam beklentisi, maluliyet oranı, mesleki geleceği, gelir seviyesi, enflasyon ve faiz gibi çok sayıda değişkeni hesaba katarak gelecekteki zararların bugünkü değere indirgenmesini sağlar. Aynı şekilde, destekten yoksun kalma tazminatında da destek süresi, yardım oranı ve destek ilişkisinin niteliği gibi faktörler, matematiksel modellere dayalı olarak analiz edilir.

İş göremezlik ve destekten yoksun kalma tazminatlarında özellikle, peşin değer yöntemi, iskonto oranlarının belirlenmesi, yaşam tablolarının uygulanması ve maluliyet oranlarının tazminat üzerindeki etkisi, çalışmanın odak noktalarını oluşturmaktadır.

Sonuç olarak, aktüerya biliminin hukuk alanındaki uygulamaları, yalnızca finansal hesaplamaların doğruluğunu değil; aynı zamanda hukuki güvencenin, adaletin ve toplumsal güvenin tesis edilmesini de sağlamaktadır. Bu yönüyle aktüeryal yaklaşımlar, yalnızca teknik bir araç değil, aynı zamanda hukukun hizmetinde bilimsel bir adalet arayışıdır.

62.02 İş Mevzuatından Kaynaklı Nitelikli Hesaplamalar

İş hukuku kapsamında ortaya çıkan tazminat ve alacakların belirlenmesi, sadece yasal düzenlemelere bağlı basit hesaplamalarla sınırlı kalmayıp; hukuki, mali ve aktüeryal bilgi birikimini gerektiren kapsamlı bir değerlendirme sürecine işaret etmektedir. "Nitelikli hesaplamalar" olarak tanımlanan bu özel alan, iş ilişkisinin sona ermesi, iş kazası, meslek

hastalığı gibi durumlarda ortaya çıkan maddi yükümlülüklerin, bilimsel ve hukuka uygun biçimde tespit edilmesini amaçlamaktadır.

Kıdem ve ihbar tazminatları, fazla mesai ve ulusal bayram ücretleri, yıllık izin alacakları, iş kazası ve meslek hastalığına dayalı geçici veya kalıcı iş göremezlik tazminatları, destekten yoksun kalma tazminatları ve manevi zararlar, iş hukukunun en temel alacak kalemleri arasında yer almakta olup, her biri kendine özgü hesaplama teknikleri gerektirmektedir. Bu alanda yapılan hesaplamalar; yalnızca mevcut verilerin değerlendirilmesini değil, aynı zamanda geleceğe dönük projeksiyonları, sosyal güvenlik kurumlarından alınan gelirlerin etkisini ve Yargıtay içtihatları ışığında değerlendirme yapılmasını zorunlu kılmaktadır.

Hesaplamalarda kullanılan aktüeryal yöntemler, TRH2010 gibi yaşam tablolarına dayalı yaşam süresi öngörüleri, iskonto oranları ve rant-anüite modelleri, bu hesaplamaların finansal matematik ve istatistikle harmanlandığını göstermektedir. Aynı zamanda Yargıtay tarafından benimsenen "progresif rant" gibi yöntemler, bu hesaplamaların yargı kararlarında standardize edilme çabasının da bir yansımasıdır. Ancak uygulamada sıklıkla karşılaşılan veri eksiklikleri, hukuki boşluklar, farklı bilirkişi raporları ve içtihatlar arasındaki çelişkiler, hesaplamaların güvenilirliğini ve adil yargı ilkesini zaman zaman zedeleyebilmektedir.

Bu bağlamda, iş mevzuatından kaynaklanan nitelikli hesaplamalar; sadece bir hesap işlemi olmaktan öte, hukuk, muhasebe ve aktüerya bilimlerinin kesişiminde yer alan çok disiplinli bir uzmanlık alanı olarak değerlendirilmelidir. Bu alanın bilimsel yöntemlerle geliştirilmesi, bilirkişilik uygulamalarının niteliksel olarak güçlendirilmesi ve yargı kararlarının öngörülebilirliğinin artırılması açısından stratejik önem taşımaktadır.

62.03 Sosyal Güvenlik Mevzuatından Kaynaklı Nitelikli Hesaplamalar

Sosyal güvenlik sistemleri, modern refah devletlerinin yalnızca bireylerin sosyal risklere karşı korunmasını sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda ekonomik istikrarın korunmasına da hizmet eden en önemli yapılarından biridir. Bu sistemin temel dayanakları arasında yer alan nitelikli hesaplamalar, yalnızca bireylerin haklarının doğru ve adil biçimde belirlenmesi için değil; sistemin uzun vadeli mali sürdürülebilirliği açısından da belirleyicidir. Özellikle Türkiye'de 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu çerçevesinde şekillenen uygulamalar, prim tahakkukundan emekli aylığı hesaplamalarına, iş kazası ve meslek hastalıklarına bağlı rücu alacaklarından iş göremezlik ödeneklerine kadar geniş bir hesaplama spektrumu gerektirmektedir.

Sosyal güvenlik mevzuatından doğan teknik hesaplama süreçlerini hukuki, idari ve aktüeryal yönleriyle ele almayı amaçlamaktadır. Sigorta prim oranları, fiili hizmet süresi zammı, emeklilik ve malullük aylıkları, iş kazalarına bağlı tazminatlar gibi kalemlerin hesaplanmasında yalnızca matematiksel formüller değil; iskonto oranları, yaşam tabloları, yargı içtihatları ve veri yönetimi gibi değişkenler de kritik rol oynamaktadır. Özellikle iş kazaları ve meslek hastalıklarında, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun üçüncü kişilere rücu ettiği alacakların belirlenmesi sürecinde kullanılan peşin sermaye değeri hesaplamaları, sistemin teknik kapasitesini ve hukuki hassasiyetini aynı anda zorlayan bir alandır.

Hızla değişen mevzuat yapısı, veri doğruluğu, aktüeryal varsayımların belirsizliği ve yargı mercilerinin farklı uygulamaları, sosyal güvenlik hesaplamalarının standardizasyonunu güçleştirmektedir. Bu durum, sadece uygulayıcıları değil; aynı zamanda hukukçuları, akademisyenleri ve bilirkişileri de teknik anlamda donanımlı olmaya zorunlu kılmaktadır.

Bu bağlamda çalışma, sosyal güvenlik sisteminin hesaplama temelli işleyişini açıklamakla kalmayıp; sosyal adaletin, bireysel hakkaniyetin ve kamusal mali sorumluluğun teknik formülasyonunu da analiz etmeyi hedeflemektedir. Disiplinlerarası bir yaklaşım benimseyerek hem hukuki hem de sayısal düşünme biçimlerinin kesiştiği bu alanda, nitelikli hesaplamaların sistematik bir yaklaşımla değerlendirilmesi önerilmektedir.

62.04 Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Mevzuatından Kaynaklı Nitelikli Hesaplamalar

 Sendikalar ve toplu iş sözleşmeleri (TİS), işçi-işveren ilişkilerinde dengeyi sağlamayı, çalışma koşullarını iyileştirmeyi ve iş barışını tesis etmeyi amaçlayan merkezi kurumlardır. Türk hukukunda 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ile düzenlenen bu alan, sadece hukuki normatif düzenlemeleri değil, aynı zamanda ciddi ve nitelikli finansal hesaplamaları da içermektedir. Özellikle sendika aidatları, toplu iş sözleşmesi ücret zamları ve sosyal yardımlar, denkleştirme hesaplamaları, sendikal tazminat ve toplu işten çıkarmalardan kaynaklanan tazminatlar

gibi temel kalemler ele alınarak, bu hesaplamaların iş ilişkileri üzerindeki etkisi ve hukuki uyuşmazlıklardaki rolü önemlidir.

Sendikalar ve toplu iş sözleşmeleri, modern çalışma ilişkilerinin temel taşlarından biri olup, işçi ve işveren arasındaki güç dengesini sağlayan ve çalışma barışını güvence altına alan anayasal kurumlardır. Türkiye’de 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu çerçevesinde düzenlenen bu alan, yalnızca normatif hukuk kurallarını değil; aynı zamanda çok katmanlı ve teknik düzeyde hesaplama süreçlerini de içermektedir. Bu bağlamda, sendika aidatları, ücret zamları, sosyal yardımlar, denkleştirme farkları, sendikal tazminatlar ve toplu işten çıkarma maliyetleri gibi birçok başlık altında yürütülen hesaplamalar, hem iş hukukunun hem de finansal analiz ve aktüerya disiplininin etkileşim alanına girmektedir.

Söz konusu hesaplamalar; yalnızca işçilerin haklarını güvence altına almakla kalmayıp, aynı zamanda işverenlerin maliyet öngörülebilirliğini sağlamakta, sosyal taraflar arasında rasyonel müzakere zemini oluşturmaktadır. Özellikle geriye dönük ücret farkları, ikramiye hesapları, sosyal yardımların vergilendirme boyutu ve sendikal tazminatların hesaplanması gibi alanlar, özgün hukuki sorunlar ve teknik zorluklar barındırmaktadır.

Toplu pazarlık sürecinde ortaya çıkan normatif metinlerin yorumu, hesaplama yöntemlerinin standardizasyonu, geriye dönük uygulamalara bağlı faiz hesaplamaları ve aktüeryal modellemelerin entegrasyonu; bu hesaplamaları yalnızca nicel verilerle değil, aynı zamanda normatif ve yorumlayıcı hukuk bilgisiyle çözümlemeyi gerekli kılmaktadır.

62.05 İcra Ve İflas Mevzuatından Kaynaklı Nitelikli Hesaplamalar

İcra ve iflas hukuku, borç ilişkilerinin zorunlu icrası ve borçlunun ödeme güçsüzlüğü durumunda malvarlığının tasfiyesi süreçlerini düzenleyen, kendine özgü usul ve esaslara sahip bir hukuk dalıdır. Bu alan, sadece hukuki prosedürleri değil, aynı zamanda alacakların tespiti, faiz hesaplamaları, sıra cetvellerinin oluşturulması, satış bedellerinin paylaştırılması ve paranın paylaştırılması gibi aşamalarda "nitelikli hesaplamalar" gerektirmektedir. Özellikle faiz hesaplamaları, vekalet ücretleri, icra masrafları, kıymet takdiri, sıra cetveli ve paraların paylaştırılması gibi temel hesaplama kalemleri ele alınarak, bu hesaplamaların adil ve şeffaf bir icra-iflas sürecindeki önemi ortadadır.

Hukuk sistemlerinin temel işlevlerinden biri, hak ve alacakların etkin bir şekilde tahsilini sağlamaktır. Bu bağlamda, icra ve iflas hukuku, alacaklıların alacaklarına ulaşabilmesi için devlet gücünü devreye sokan, dinamik ve teknik bir hukuk dalıdır. Türk Hukukunda 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK) ve ilgili tüzük ve yönetmelikler, bu sürecin işleyişini detaylı bir şekilde düzenlemektedir. İcra ve iflas süreçleri, yargılamanın sonunda verilen kararın uygulanması veya borçlunun malvarlığının alacaklılar arasında adil bir şekilde paylaştırılması gibi temel aşamalarda, yüksek düzeyde matematiksel ve mali hesaplama yetkinliği gerektirmektedir. Bu hesaplamalar, sürecin şeffaflığını, adaletini ve hızını doğrudan etkilemektedir.

İcra ve iflas hukuku, borç ilişkilerinin cebri icrasını ve borçlunun ödeme güçsüzlüğü durumunda malvarlığının tasfiyesini düzenleyen kendine özgü bir hukuk dalıdır. Bu süreçte, sadece hukuki prosedürlerin değil, aynı zamanda teknik ve mali nitelikli hesaplamaların da büyük önemi bulunmaktadır. Bu makale, Türk İcra ve İflas Kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde, nitelikli hesaplamaların hukuki dayanaklarını, uygulama biçimlerini ve yargılamadaki rolünü disiplinlerarası bir bakış açısıyla incelemektedir.

Ana para alacağı, kanuni ve temerrüt faiz hesaplamaları, vekâlet ücreti, icra ve harç masrafları, kıymet takdiri, satış bedelinin paylaştırılması ve sıra cetvellerinin düzenlenmesi gibi hesaplama alanları ayrıntılı şekilde ele alınmıştır. Ayrıca iflas sürecinde ortaya çıkan alacak tespiti, iflas masası giderleri ve iflas sıra cetveli düzenlemeleri de kapsam dâhilindedir. Faiz türleri arasındaki ayrımlar, bileşik faiz yasağı, değişken oranlı faizlerin uygulanması ve imtiyazlı alacakların sıralaması gibi konularda karşılaşılan hukuki ve hesaplama zorlukları örnek olaylar ve içtihatlar üzerinden değerlendirilmiştir.

İcra ve iflas mevzuatından kaynaklı nitelikli hesaplamalar kapsamında bilirkişilik, mahkemeler veya ilgili merciler adına, icra ve iflas süreçlerindeki mali ve hukuki durumları objektif ve tarafsız bir şekilde analiz eden, finansal ve hukukî bilgi birikimine sahip uzmanların gerçekleştirdiği, hükme esas teşkil eden teknik ve bilimsel raporların hazırlanması sürecidir. Mahkemelerin kararlarını desteklemek ve adil bir çözüm sağlamak amacıyla, nesnel ve güvenilir veri ve değerlendirmeleri yapacak uzman görüşü / bilimsel mütalaa raporu çalışmalarını içermektedir.

62.06 Aile ve Miras Mevzuatından Kaynaklı Nitelikli Hesaplamalar

Aile ve miras hukuku, bireylerin doğumdan ölüme kadar uzanan yaşam döngüsündeki en temel ve kişisel ilişkilerini, evlilik, boşanma, velayet, nafaka, mal rejimleri ve mirasın intikali gibi konuları düzenleyen, sosyal ve ekonomik boyutları iç içe geçmiş hukuk dallarıdır. Bu alanlar, sadece hukuki normatif düzenlemeleri değil, aynı zamanda malvarlığı değerlerinin tespiti, paylaşımı, nafaka miktarının belirlenmesi, saklı pay hesaplamaları ve miras paylarının dağıtımı gibi birçok aşamada "nitelikli hesaplamalar" gerektirmektedir. Türk Medeni Kanunu (TMK) ve ilgili mevzuattan kaynaklı nitelikli hesaplamaların hukuki dayanaklarını, mali uygulama yöntemlerini ve adli süreçlerdeki kritik rolünü analiz etmeyi amaçlamaktadır. Özellikle edinilmiş mallara katılma rejimi, nafaka hesaplamaları, değer artış payı, denkleştirme, miras payları ve saklı pay ihlali hesaplamaları gibi temel kalemler ele alınarak, bu hesaplamaların adil ve hakkaniyetli bir sonuca ulaşmadaki önemi dikkat çekicidir.

Aile, toplumun temelini oluşturan, karmaşık sosyal ve ekonomik ilişkiler yumağını barındıran bir yapıdır. Miras ise, bireyin vefatı sonrası malvarlığının yasal ve iradi düzenlemeler çerçevesinde intikalini düzenler. Türk Medeni Kanunu (TMK), aile ve miras hukukuna ilişkin temel düzenlemeleri içerir. Bu iki alan, insan yaşamının en özel ve hassas konularını düzenlemesinin yanı sıra, maddi değerlerin tespiti ve paylaşımını içeren önemli finansal hesaplamaları da zorunlu kılar. Bu

hesaplamalar, çoğu zaman karmaşık malvarlığı yapıları, değişen değerler ve geleceğe yönelik varsayımları içerdiğinden, "nitelikli hesaplamalar" olarak ayrı bir uzmanlık gerektirmektedir.

Aile ve miras hukuku, bireylerin yaşam döngüsü boyunca karşılaştığı en temel ve hassas sosyal ilişkileri düzenlerken, aynı zamanda malvarlığı değerlerinin tespiti, paylaşımı ve hesaplanmasını gerektiren karmaşık mali süreçleri de içerir. Bu makale, Türk Medeni Kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde, aile ve miras hukukundan kaynaklanan nitelikli hesaplamaların hukuki temelini, uygulama yöntemlerini ve adli süreçlerdeki işlevini disiplinlerarası bir perspektifle incelemektedir.

Edinilmiş mallara katılma rejimi, nafaka hesaplamaları, değer artış payı, saklı pay hesaplamaları, tenkis davaları ve miras paylaşımı gibi başlıca hesaplama alanları ayrıntılı olarak ele alınmaktadır. Çalışmada, malvarlığı değerlemesi, yasal mevzuat ve Yargıtay içtihatları arasındaki uyumsuzluklar, subjektif unsurların hesaplamalara etkisi ve bilirkişilik kurumunun önemi gibi güncel sorunlar kapsamlı biçimde değerlendirilmiştir.

Aile ve Miras Mevzuatından kaynaklı nitelikli hesaplamalarda bilirkişi uzman görüşü; uyuşmazlık konusu özel ve teknik bilgiyi gerektiren mali hususlarda (örneğin, edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi, mirasın taksimi, nafaka tespiti, değer artış payı ve denkleştirme hesaplamaları gibi) ilgili mevzuat ve bilimsel yöntemler çerçevesinde, konusunda uzman ve tarafsız bir bilirkişi tarafından hazırlanan, delil niteliği taşıyan ve mahkemeye sunulan detaylı, gerekçeli ve açıklayıcı rapordur. Bu rapor, yargılamanın sağlıklı bir zeminde ilerlemesi ve adil bir sonuca ulaşılması için vazgeçilmez bir unsurdur.

62.08 Kat Mülkiyeti Mevzuatından Kaynaklı Nitelikli Hesaplamalar

Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), çok katlı binalarda ve sitelerde mülkiyetin kendine özgü yapısını, ortak yaşamın kurallarını ve yönetim biçimlerini düzenleyen temel bir hukuk dalıdır. Bu kanun, sadece ortak alanların kullanımı, yönetim planının oluşturulması gibi hukuki ve idari süreçleri değil, aynı zamanda ortak giderlerin belirlenmesi ve paylaştırılması, bağımsız bölüm değerlerinin tespiti, gecikme tazminatları ve işletme projelerinin hazırlanması gibi "nitelikli hesaplamalar" gerektirmektedir. Kat Mülkiyeti Kanunu ve ilgili mevzuattan kaynaklı nitelikli hesaplamaların hukuki dayanaklarını, mali uygulama yöntemlerini ve yargılama süreçlerindeki kritik rolünü analiz etmeyi amaçlamaktadır. Özellikle ortak gider paylaşımları, gecikme tazminatları, bağımsız bölüm değerleri, arsa payı düzeltmeleri ve işletme projeleri gibi temel hesaplama kalemleri ele alınarak, bu hesaplamaların kat malikleri arasında hakkaniyetin sağlanması ve site yönetiminin etkinliği üzerindeki önemi vurgulanacaktır. Kentleşmeyle birlikte ortaya çıkan çok katlı yapılar ve toplu yaşam alanları, mülkiyetin bölünerek bağımsız bölümler ve ortak yerler şeklinde yönetilmesini zorunlu kılmıştır. Türk Hukukunda 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), bu özel mülkiyet biçiminin temelini oluşturarak, kat maliklerinin hak ve yükümlülüklerini, ana gayrimenkulün yönetimini ve ortak yaşamın düzenini belirler. KMK'nın uygulanması, sadece hukuki yorumları değil, aynı zamanda ciddi ve nitelikli finansal hesaplamaları da içermektedir. Bu hesaplamalar, özellikle ortak giderlerin adil dağıtımından, yönetimsel kararların maliyet analizine kadar uzanan geniş bir yelpazeyi kapsar. Türkiye’de çok katlı binalarda ve toplu yaşam alanlarında uygulanan Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK) kapsamında ortaya çıkan “nitelikli hesaplamalar”ın hukuki dayanaklarını, mali uygulama yöntemlerini ve yargı süreçlerindeki önemini incelemektedir. Kat mülkiyeti mevzuatının karmaşık yapısı, ortak gider paylaşımları, gecikme tazminatları, bağımsız bölüm değerlemesi ve işletme projeleri gibi teknik hesaplama gerektiren konuları içermektedir. Türkiye’de artan kentleşme ve çok katlı yapılaşma ile birlikte Kat Mülkiyeti Kanunu uygulamalarında finansal ve hukuki hesaplamalar kritik önem kazanmıştır. Ortak giderlerin adil paylaştırılması ve gecikme tazminatı uygulamalarının hukuki zemini, Bağımsız bölüm değerleme teknikleri ve arsa payı düzeltme davalarındaki hesaplama metodolojileri, Yönetim planlarının hesaplamalar üzerindeki etkileri, Bilirkişilik süreçlerinde yaşanan zorluklar ve uzmanlık gerekliliği, Profesyonel yönetim ve teknolojik çözümlerle hesaplama süreçlerinin iyileştirilmesi gibi kritik alanlarda özgün analizler içermektedir. Kat Mülkiyeti Mevzuatından kaynaklı nitelikli hesaplamalarda bilirkişi uzman görüşü; ortak giderlerin paylaştırılması, aidat ve gecikme tazminatı alacakları, ortak alanların kullanımıyla ilgili maliyetler, bağımsız bölümlerin arsa paylarına göre dağılımı gibi özel ve teknik bilgi gerektiren mali hususlarda, Kat Mülkiyeti Kanunu, yönetim planı ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde, konusunda uzman ve tarafsız bir bilirkişi tarafından hazırlanan, mahkemeye sunulan, delil niteliği taşıyan ve dava sonucunu etkileyen detaylı ve gerekçeli rapordur. Bu rapor, kat malikleri arasındaki uyuşmazlıkların sağlıklı bir şekilde çözümlenmesi ve adil bir karara ulaşılması için vazgeçilmez bir unsurdur.

62.09 Tüketici Mevzuatından Kaynaklı Nitelikli Hesaplamalar

Tüketici hukuku, bireylerin mal ve hizmet alım satımında karşılaştıkları haksız uygulamalardan korunmasını, ekonomik çıkarlarının gözetilmesini ve güvenli bir ticaret ortamının sağlanmasını amaçlayan dinamik bir hukuk dalıdır. Bu alan, sadece ayıplı mal ve hizmetlerin iadesi, sözleşmeden dönme gibi hukuki prosedürleri değil, aynı zamanda faiz, gecikme zammı, cayma hakkı bedeli, haksız şartlardan doğan alacaklar ve ayıplı malın değer kaybı gibi birçok "nitelikli hesaplama" gerektirmektedir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) ve ilgili mevzuattan kaynaklı nitelikli hesaplamaların hukuki dayanaklarını, mali uygulama yöntemlerini ve tüketici uyuşmazlıklarındaki kritik rolü üstlenmektedir. Özellikle tüketici kredileri, taksitli satışlar, mesafeli sözleşmeler, ayıplı mal ve hizmetlerden doğan tazminatlar ile haksız şartların mali yansımaları ele alınarak, bu hesaplamaların tüketici haklarının korunması ve piyasada adaletin sağlanması üzerindeki önemi gözardı edilemez. Günümüz küreselleşen ve rekabetçi piyasa ekonomilerinde, tüketicilerin haklarının korunması ve piyasada adil dengenin sağlanması, modern hukuk sistemlerinin temel önceliklerinden biridir. Türkiye'de 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK), tüketicilerin ekonomik çıkarlarını, sağlık ve güvenliklerini korumayı, zararlarının tazminini sağlamayı ve onlara ilişkin politikaların oluşturulmasında yol göstermeyi amaçlamaktadır. Tüketici ilişkilerinin karmaşık yapısı, sadece hukuki yorumları değil, aynı zamanda birçok finansal ve matematiksel hesaplamayı da zorunlu kılmaktadır. Bu hesaplamalar, tüketici hakem heyetlerinden tüketici mahkemelerine kadar uzanan uyuşmazlık çözüm süreçlerinde belirleyici bir rol oynamaktadır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) ve ilgili mevzuat kapsamında ortaya çıkan nitelikli hesaplamaların hukuki temellerini, mali uygulama yöntemlerini ve tüketici uyuşmazlıklarındaki kritik rollerini kapsamlı bir şekilde incelemektedir. Tüketici hukuku alanında, faiz, gecikme zammı, cayma hakkı bedeli, ayıplı malın değer kaybı gibi pek çok karmaşık finansal hesaplama gerektiren konular ele alınmaktadır. Türkiye’de Tüketici Mevzuatından kaynaklı nitelikli hesaplamalarda bilirkişi uzman görüşü; ayıplı mal ve hizmet bedellerinin tespiti, faiz ve tazminat hesaplamaları, erken ödeme indirimleri, sigorta tahsilatları ve benzeri özel ve teknik bilgi gerektiren mali konularda, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde, konusunda uzman ve tarafsız bir bilirkişi tarafından hazırlanan, delil niteliği taşıyan ve yargılama makamlarına sunulan detaylı, gerekçeli ve açıklayıcı rapordur. Bu rapor, tüketici haklarının etkin bir şekilde korunması ve adil bir karara ulaşılması için vazgeçilmez bir unsurdur.

62.10 Borçlar Mevzuatından Kaynaklı Nitelikli Hesaplamalar

Türk Borçlar Kanunu (TBK), bireyler ve kurumlar arasındaki borç ilişkilerini, sözleşmelerden, haksız fiillerden, sebepsiz zenginleşmeden ve vekaletsiz iş görmeden doğan yükümlülükleri düzenleyen temel kanundur. Borçlar hukukunun geniş uygulama alanı, çoğu zaman, alacakların tespiti, faiz hesaplamaları, tazminat miktarlarının belirlenmesi, cezai şartların uygulanması ve haksız zenginleşmeden doğan iadeler gibi "nitelikli hesaplamalar" gerektirmektedir. Toplumsal ve ekonomik yaşamın temelini oluşturan borç ilişkileri, Medeni Hukukun önemli bir kolu olan borçlar hukuku tarafından düzenlenir. Borçlar hukuku, taraflar arasındaki sözleşmesel bağımlılıkların yanı sıra, kusurlu veya kusursuz haksız fiillerden doğan yükümlülükleri de kapsar. Bu geniş uygulama alanı içerisinde, hukuki uyuşmazlıkların çözümünde "nitelikli hesaplamalar" hayati bir rol oynamaktadır. Bu hesaplamalar, sadece alacağın miktarının belirlenmesiyle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda gelecekteki kayıpların tahmin edilmesi, faiz getirilerinin hesaplanması ve hakkaniyet ilkesinin somutlaştırılması gibi kompleks süreçleri içerir. Türk Borçlar Kanunu (TBK), bireyler ve kurumlar arasındaki borç ilişkilerini düzenleyen temel mevzuat olup, sözleşmeler, haksız fiiller, sebepsiz zenginleşme ve vekaletsiz iş görme gibi farklı hukuki kaynaklardan doğan yükümlülükleri kapsamaktadır. Bu alanda ortaya çıkan nitelikli hesaplamalar; faiz, tazminat, cezai şart ve iade gibi ekonomik değerlerin belirlenmesini içerir. Makalede, borçlar mevzuatına dayanan hesaplamaların hukuki altyapısı, mali ve matematiksel uygulama prensipleri ile adli süreçlerdeki önemi bilimsel bir perspektifle incelenmektedir. Faiz türleri, tazminat kalemleri ve sebepsiz zenginleşme iadesi gibi temel alanlardaki hesaplama zorlukları ve çözüm önerileri tartışılmaktadır. Borçlar mevzuatında hesaplama gerektiren birçok kalem bulunmaktadır; bunlar arasında sözleşmesel faiz, temerrüt faizi, cezai şartlar, maddi ve manevi tazminatlar, sebepsiz zenginleşme iadeleri ve vekaletsiz iş görme alacakları sayılabilir. Bu hesaplamalar, çeşitli hukuki düzenlemeler ve mali tekniklerin birlikte değerlendirilmesini zorunlu kılar. Ayrıca, adli yargı süreçlerinde bilirkişiler tarafından yapılan hesaplamalar, davaların nihai sonucunu doğrudan etkileyen somut ve hukuki dayanağı olan raporların hazırlanmasında önemli bir yer tutar. Borç ilişkilerinde en yaygın hesaplama alanlarından biri, anapara üzerine işletilecek faiz oranlarının belirlenmesidir. TBK'da tarafların serbestçe kararlaştırabileceği akdi faiz oranları ve borcun ifa edilmemesi durumunda uygulanacak temerrüt faizi oranları mevzuat ile sınırlandırılmıştır. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun, temerrüt faizi oranlarını belirlerken, ticari işler ve avans faizi gibi özel durumlar için farklı düzenlemeler getirmiştir. Faiz hesaplamalarında bileşik faizin genel olarak yasaklanması ve istisnalarının varlığı, uygulamada karmaşık hesaplama sorunlarına neden olmaktadır. Ayrıca, değişken faiz oranlarının geçmişe dönük ve güncel hesaplanması, özellikle kredi sözleşmelerinde teknik bilgi gerektirir. Sözleşmelerde taraflar, borcun ifasında ortaya çıkabilecek gecikme veya eksikliklere karşı cezai şartlar koyabilirler. Cezai şart, borcun tamamen ifa edilmemesi halinde ya da ifaya ek olarak uygulanabilir. Haksız fiil sorumluluğu kapsamında ortaya çıkan maddi ve manevi tazminatların hesaplanması, kusur, zarar ve nedensellik bağının somut tespiti ile doğrudan ilişkilidir. Maddi Tazminat: Maluliyet ve iş göremezlik tazminatları, gelecekteki kazanç kayıplarını ve tedavi giderlerini kapsar. Bu hesaplamalar aktüeryal veriler ışığında yapılır. Sebepsiz zenginleşme iadesi, haklı bir sebep olmaksızın elde edilen faydanın geri verilmesini öngörür. Burada hesaplama, zenginleşmenin kapsamı, süresi ve varsa faizi dikkate alınarak yapılır. Vekaletsiz iş görme durumlarında ise yapılan giderlerin ve elde edilen faydaların tespiti gerekmektedir. Ayrıca, bilirkişilerin hem hukuki mevzuata hem de mali ve aktüeryal hesaplama tekniklerine hâkim olmaları gerekir. Bu uzmanlık ve tarafsızlık, adil yargılama için vazgeçilmezdir. Hukuki içtihatlarda farklılıklar ise hesaplamaların standardizasyonunu zorlaştırmakta, öngörülebilirliği azaltmaktadır. Borçlar hukuku hesaplamalarında disiplinler arası yöntemler kullanılmaktadır: Finansal Matematik: Faiz ve iskonto hesaplamaları için kullanılır. Aktüerya Bilimi: Özellikle bedensel zararlar ve destekten yoksun kalma tazminatlarında temel metodolojidir. Maliyet Muhasebesi: Maddi zararların ve sebepsiz zenginleşme iadesinin hesaplanmasında kullanılır. İstatistiksel Analiz: Geleceğe yönelik tahminler ve emsal olayların analizinde rol oynar. Borçlar Mevzuatından kaynaklı nitelikli hesaplamalarda bilirkişi uzman görüşü; alacak miktarlarının belirlenmesi, temerrüt faizleri, sözleşmeden veya haksız fiilden doğan zararların (maddi ve manevi) hesaplanması, sebepsiz zenginleşme alacakları, kar kayıpları ve benzeri özel ve teknik bilgi gerektiren mali konularda, Türk Borçlar Kanunu, ilgili özel mevzuat ve Yargıtay içtihatları çerçevesinde, konusunda uzman ve tarafsız bir bilirkişi tarafından hazırlanan, delil niteliği taşıyan ve yargılama makamlarına sunulan detaylı, gerekçeli ve açıklayıcı rapordur. Bu rapor, borçlar hukukundan doğan uyuşmazlıkların doğru, adil ve etkin bir şekilde çözümlenmesi için kritik bir öneme sahiptir.

62.11 Ticaret Mevzuatından Kaynaklı Nitelikli Hesaplamalar

Türk Ticaret Kanunu (TTK), ticari işletmelerin kurulmasından sona ermesine, ticari defterlerin tutulmasından haksız rekabete, şirketler hukukundan kıymetli evraka kadar geniş bir alanı düzenleyen kapsamlı bir mevzuattır. Ticaret hukukunun bu çok yönlü yapısı içerisinde, sermaye yeterlilik oranlarının belirlenmesi, kar payı dağıtımı, birleşme ve devralma değerlemeleri, faiz ve temerrüt hesaplamaları, ticari tazminatlar ve şirket tasfiyesi gibi birçok "nitelikli hesaplama" zorunluluğu doğmaktadır. Ticari yaşam, ekonomik faaliyetlerin temelini oluşturur ve bireyler ile tüzel kişiler arasındaki karmaşık iş ilişkilerini düzenler. Türk Ticaret Kanunu (TTK), ticari işletmelerin işleyişini, tacir sıfatını, ticari unvanı, ticari defterleri, şirket türlerini, kıymetli evrakı, taşıma işlerini, deniz ticaretini ve sigorta hukukunu kapsayan geniş bir çerçeve sunar. Bu kapsamlı mevzuatın uygulanması, sadece hukuki yorum ve prosedürleri değil, aynı zamanda derinlemesine mali, muhasebesel ve finansal hesaplamaları da içermektedir. Ticaret hukukunda ortaya çıkan uyuşmazlıklar, genellikle büyük ekonomik değerlere sahip olup, bu uyuşmazlıkların çözümünde "nitelikli hesaplamalar" belirleyici bir rol oynamaktadır. Türk Ticaret Kanunu (TTK), ticari hayatın temel taşlarını oluşturan işletmelerin kuruluşundan sona ermesine, şirketler hukukundan kıymetli evrak düzenlemelerine kadar geniş kapsamlı bir yapıya sahiptir. Bu mevzuat, ticari ilişkilerin düzenlenmesinde sadece hukuki normları değil, aynı zamanda karmaşık mali ve finansal hesaplamaları da zorunlu kılmaktadır. Sermaye artırımı, kar payı dağıtımı, şirket birleşme ve devralma süreçlerindeki değerlemeler, ticari faiz ve temerrüt hesaplamaları, ticari tazminatlar ve iflas prosedürleri gibi alanlarda ortaya çıkan “nitelikli hesaplamalar”, ticari uyuşmazlıkların çözümünde kritik bir rol oynamaktadır. Özellikle şirketler hukuku, ticari işletme hukuku ve kıymetli evrak hukuku çerçevesinde şekillenen bu hesaplamalar, finansal şeffaflık, şirket yönetişimi ve ticari adaletin sağlanmasında temel bir unsur olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca, hesaplamaların yapılmasında karşılaşılan mali verilerin güvenilirliği, değerleme yöntemlerinin sübjektifliği, faiz oranlarının tespiti ve geleceğe yönelik varsayımların belirsizlikleri gibi zorluklar da kapsamlı şekilde analiz edilmektedir. Ticaret mevzuatından doğan bu karmaşık hesaplama süreçlerinin bilimsel yöntemler ışığında nasıl gerçekleştirildiğini ortaya koymak ve bu alanın hukuk, maliye ve finans disiplinleri arasında disiplinlerarası bir köprü işlevi gördüğünü göstermektir. Bu bağlamda, finansal raporlama standartları, değerleme modelleri, ekonomik analizler ve adli muhasebe uygulamaları gibi modern tekniklerin entegrasyonu da detaylandırılmaktadır. Sonuç olarak, Ticaret Mevzuatından kaynaklı nitelikli hesaplamalarda bilirkişi uzman görüşü; şirket değerlemeleri, ticari defter incelemeleri, kar-zarar analizleri, haksız rekabetten doğan zararların tespiti, iflas ve konkordato süreçlerindeki alacak/borç hesaplamaları gibi özel ve teknik bilgi gerektiren mali konularda, Türk Ticaret Kanunu ve ilgili diğer ticari mevzuat hükümleri çerçevesinde, konusunda uzman ve tarafsız bir bilirkişi tarafından hazırlanan, delil niteliği taşıyan ve yargılama makamlarına sunulan detaylı, gerekçeli ve açıklayıcı rapordur. Bu rapor, ticari uyuşmazlıkların doğru, adil ve etkin bir şekilde çözümlenmesi için kritik bir öneme sahiptir.

62.12 Bankacılık Mevzuatından Kaynaklı Nitelikli Hesaplamalar

Bankacılık sektörü, karmaşık yapısı ve sıkı regülasyonlarıyla, finansal sistemin sağlıklı işleyişi açısından kritik öneme sahiptir. Bu bağlamda, bankacılık mevzuatına uyumun sağlanması sadece hukuki değil, aynı zamanda teknik anlamda da yüksek düzeyde uzmanlık ve titizlik gerektirmektedir. Özellikle sermaye yeterliliği, kredi riski, faiz oranları ve türev ürünlerin değerlemesi gibi nitelikli hesaplamalar, bankaların finansal durumunun ve risk yönetiminin doğru analiz edilmesi açısından hayati öneme sahiptir. Adli süreçlerde ise, bankacılık faaliyetlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda bilirkişilik uygulaması, mevzuata dayalı karmaşık finansal hesaplamaların objektif ve bilimsel temelde değerlendirilmesi için vazgeçilmez bir araçtır. Bilirkişiler, bankacılık hukuku, finansal matematik, aktüerya bilimleri ve risk yönetimi alanlarında disiplinlerarası bilgi birikimine sahip olarak, mahkemelere teknik raporlar sunmakta; taraflar arasındaki ihtilafların çözümünde kritik rol oynamaktadır. Bankacılık mevzuatından doğan nitelikli hesaplamaların teknik ve hukuki boyutlarını derinlemesine analiz ederken, bilirkişilik uygulamasının bu hesaplamaların doğruluğu, şeffaflığı ve güvenilirliğinin sağlanmasındaki rolü önemlidir. Sonuç olarak, bankacılık mevzuatından kaynaklanan nitelikli hesaplamalar ve bu alandaki bilirkişilik uygulamaları, hukuki uyuşmazlıkların çözümünde adil ve bilimsel bir yaklaşımın temelini oluşturmaktadır. Bilirkişilerin çok disiplinli uzmanlığı, finansal sektörün şeffaflığının ve güvenilirliğinin artırılmasıyla birlikte, bankacılık sisteminin sürdürülebilirliğine de katkı sağlamaktadır. Bankacılık sektöründe ortaya çıkan nitelikli hesaplamalar, genellikle risk yönetimi, sermaye gereksinimleri, ürün fiyatlandırması ve düzenleyici raporlama ekseninde yoğunlaşır: Kredi Faizleri ve Vade Yapısı: Tüketici, konut, ticari krediler ve diğer kredi türlerinde uygulanan faiz oranları (sabit, değişken), ödeme planları, efektif yıllık faiz oranı, gecikme faizi ve erken kapama indirimlerinin hesaplanması. Mevduat Faizleri: Farklı mevduat ürünleri için uygulanan faiz oranları ve vade sonu getiri hesaplamaları. Komisyon ve Ücretler: Bankacılık hizmetleri (havale, EFT, hesap işletim ücreti, kredi tahsis ücreti vb.) için alınan komisyon ve ücretlerin yasal sınırlamalara ve düzenlemelere uygun olarak hesaplanması. Kur Farkı Hesaplamaları: Yabancı para cinsinden yapılan işlemler ve döviz mevduatları için kur farkı gelir ve giderlerinin hesaplanması. Opsiyon, Vadeli İşlem, Swap Değerlemeleri: Bankaların ve müşterilerin kullandığı türev finansal enstrümanların (faiz swapları, kur opsiyonları vb.) değerlemesi ve bunlardan doğan kar/zarar hesaplamaları. Faiz Oranı Riski Ölçümü: Bankanın aktif ve pasif kalemleri arasındaki faiz oranı uyumsuzluğundan kaynaklanan riskin (GAP analizi, Durasyon analizi) ölçülmesi ve yönetilmesi. BDDK ve TCMB Raporlamaları: Bankaların, düzenleyici kurumlara periyodik olarak sundukları mali tabloların (Bilanço, Gelir Tablosu), risk raporlarının, sermaye yeterliliği tablolarının ve diğer istatistiki raporların hazırlanması. Bu raporlar, mevzuatta belirtilen format ve hesaplama yöntemlerine uygun olmalıdır. Vergi Hesaplamaları: Bankacılık işlemleri üzerinden alınan vergi ve harçların (BSMV, KKDF vb.) mevzuata uygun olarak hesaplanması ve beyanı. Kara Para Aklama ve Terör Finansmanının Önlenmesi (AML/CFT): Şüpheli işlem bildirimleri ve müşteri tanıma (KYC) süreçlerinde risk puanlaması ve işlem izleme algoritmaları ile yapılan hesaplamalar.

62.15 Feraiz Hesaplamaları

Feraiz, İslam Hukuku’nun (Şeriat) miras paylaşımını düzenleyen, hem hukuki hem de matematiksel derinliğe sahip sistematik bir ilim dalıdır. Kur’an-ı Kerim, Sünnet, İcma ve Kıyas gibi temel İslami kaynaklardan şekillenen feraiz kuralları, mirasın adil ve ölçülü şekilde paylaştırılmasını sağlamak amacıyla geliştirilmiştir. Bu kapsamda, vefat eden kişinin (mûris) malvarlığının (tereke) mirasçılar arasında belirlenen oranlara göre dağıtımı, hem fıkhi esaslara hem de cebirsel matematik prensiplerine dayanır.

Feraiz hesaplamaları; mirasçıların dereceleri, cinsiyetleri, hayatta olup olmama durumları ve yakınlık ilişkilerine göre hassas kesirli paylar belirleyen, karmaşık bir matematiksel modelle yürütülür. Özellikle Ashab-ı Feraiz (Kur’an mirasçıları), Asabe (kalan payı alanlar) ve Zevi’l-Erham (uzak akrabalar) gibi grupların pay dağılımı, red (fazlalık) ve avliyye (eksiklik) gibi özel durumların çözümü, matematiksel tutarlılık ve hukuki yorumun birlikte yürütülmesini gerektirir.

Bu disiplin, yalnızca klasik İslami fıkıh geleneğinde değil, günümüz modern hukuk sistemlerinde de, özellikle İslam ülkelerinde miras hukukunun temelini oluşturmakta; Türkiye gibi laik hukuk sistemlerinde ise dini ve kültürel bağlamda özel uygulamalarda referans kabul

edilmektedir. Bilirkişilik uygulamalarında ise feraiz hesaplamalarının doğru ve şeffaf bir biçimde yapılması; hem hukuki adaletin sağlanması hem de toplumsal barışın korunması açısından kritik önemdedir.

Sonuç olarak, feraiz hesaplamaları; matematiksel doğrulukla hukuk kurallarını bir araya getiren, İslam miras hukukunun vazgeçilmez bir parçası olup, uzmanlık, disiplinlerarası bilgi birikimi ve teknolojik destek gerektiren özel bir bilirkişilik alanı olarak değerlendirilmelidir.

Feraiz hesaplamaları, genellikle aşağıdaki adımları izler

Terekenin Tespiti ve Borçların Düşülmesi

Mirasçıların Tespiti ve Derecelendirilmesi

Asl-ı Meselenin Belirlenmesi

Hisselerin Dağıtımı

Cebirsel Yöntemler ve Oranlama

Mirasçıların karmaşık yapısı (birden fazla grup ve alt grup) ve özel durumlar (hamilelik, kayıp mirasçı vb.) nedeniyle, feraiz ilmi, payları adil bir şekilde dağıtmak için karmaşık cebirsel oranlama ve denkleştirme yöntemleri geliştirmiştir. Feraiz hesaplamalarında bilirkişilik hem İslami Fıkıh bilgisi hem de ileri düzeyde matematiksel hesaplama yeteneği gerektiren özel bir uzmanlık alanıdır. Modern hukuk sistemlerinde bu tür davalarda görev alacak bilirkişilerin her iki alanda da yetkin olması önemlidir. Bu hesaplamaların doğru yapılabilmesi, yalnızca fıkhi bilgiyle değil, aynı zamanda matematiksel yetkinlikle donanmış uzmanlık gerektirir. Bu nedenle bilirkişinin görüşü, özellikle dini temelli miras ihtilaflarında, pay dağılımının adaletli, sistematik ve delillere dayalı biçimde yapılabilmesi açısından kritik öneme sahiptir. Bilirkişi görüşü; hem mirasçı haklarının korunmasını, hem de yargı mercilerinin sağlıklı karar vermesini sağlayan bilimsel temelli bir rehber niteliği taşır.

Formu doldurarak bize ulaşabilirsiniz.