YARGITAY KARARI – ADLİ BELGE İNCELEME

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi tarafından verilen 18.06.2015 tarih, 2015/7626 Esas ve 2015/17090 Sayılı Kararında;

Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, borçluya örnek (10) numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine, borçlunun İİK’nun 168/4. maddesinde öngörülen (5) günlük yasal sürede icra mahkemesine başvurarak imzaya itiraz ettiği görülmektedir.

Mahkemece yaptırılan inceleme sonucunda, grafoloji ve sahtecilik uzmanı bilirkişi … tarafından düzenlenen 24.09.2013 tarihli raporda, bonodaki keşideci imzasının borçlu …’ün eli ürünü olduğu yönünde kanaat beyanında bulunulmuştur.

Aynı bono ve itiraza konu imzaya ilişkin olarak … ‘nce düzenlenen 12.11.2014 tarihli raporda ise, bonodaki keşideci imzasının borçlu …’ün eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği yönünde kanaat beyanında bulunulmuştur.

…nun imza incelemesinde son merci olarak kabulü mümkün bulunmayıp, raporun anılan kurumdan alınmış ve heyetçe düzenlenmiş olması, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ona üstünlük sağlamayacağından salt bu nedenle anılan rapor esas alınarak sonuca gidilemez.

Bu durumda; mahkemece, raporlar arasında çelişki oluştuğundan ilk iki raporu düzenleyen bilirkişi ve kurumların dışında, yeniden ve ehil bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan rapor alınmak suretiyle çelişkinin giderilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir denildiği,

Özetle; Mahkemece yaptırılan inceleme sonucunda, adli belge incelemegrafoloji ve sahtecilik uzmanı bilirkişi … tarafından düzenlenen 24.09.2013 tarihli raporda, bonodaki keşideci imzasının borçlu …’ün eli ürünü olduğu yönünde kanaat beyanında bulunulduğu, aynı bono ve itiraza konu imzaya ilişkin olarak … ‘nce düzenlenen 12.11.2014 tarihli raporda ise, bonodaki keşideci imzasının borçlu …’ün eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği yönünde kanaat beyanında bulunulduğu, …nun imza incelemesinde son merci olarak kabulü mümkün bulunmayıp, raporun anılan kurumdan alınmış ve heyetçe düzenlenmiş olması, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ona üstünlük sağlamayacağından salt bu nedenle anılan rapor esas alınarak sonuca gidilemeyeceği, bu durumda; mahkemece, raporlar arasında çelişki oluştuğundan ilk iki raporu düzenleyen bilirkişi ve kurumların dışında, yeniden ve ehil bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan rapor alınmak suretiyle çelişkinin giderilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir denilmek suretiyle bozma kararı verildiği görülmüştür.

Similar Posts