YARGITAY KARARI – ADLİ BELGE İNCELEME
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi tarafından verilen 19.04.2016 tarih, 2015/33905 Esas ve 2016/11629 Sayılı Kararında özetle;
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, örnek 10 ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun yasal 5 günlük süre içerisinde icra mahkemesine başvurarak imza itirazında bulunduğu, mahkemece, bilirkişi raporu hükme esas alınarak imzaya itirazın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
İtiraza konu imza üzerinde yapılan incelemeye ilişkin olarak …… Kriminal Polis Laboratuarı Müdürlüğü Grafoloji ve Sahtecilik Uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 06.5.2015 tarihli raporda; inceleme konusu senetteki imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı hususunda kati bir netice beyanında bulunulabilmesinin mümkün olmadığının belirtildiği, alacaklı vekilinin 02.7.2015 tarihli celsede, adli tıp kurumundan rapor alınması talebini ileri sürerek rapora itiraz ettiği görülmüştür.
Mahkemece hükme esas alınan raporda, imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı hususunda net bir görüş bildirilmemiş, ispat külfeti kendisinde olan alacaklı ise yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmiştir.
Bu durumda, mahkemece, ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralı gözetilerek, uzman bilirkişilerden oluşturulacak bir kuruldan yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, alacaklı vekilinin yeniden bilirkişi incelemesi yapılması yolundaki talebi göz ardı edilerek, kesin kanaat içermeyen mevcut rapor hükme esas alınarak, borçlunun imzaya itirazının kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir denildiği,
Özetle; Mahkemece verilen kararın dayanağı olan bilirkişi raporu, imza itirazının değerlendirilmesi için yeterli olmadığı, alacaklı tarafın talebi üzerine, yeni bir bilirkişi kurulu oluşturulmalı ve imzanın sahteliği konusunda kesin kanaat içeren bir rapor aldırılmak suretiyle karar verilmesi gerekirken mahkemece, bu talebi reddedilerek borçlunun lehine hüküm kurduğu, verilen kararın, ispat yükü ve hukuki delil kavramlarına aykırı olması gerekçe gösterilmek suretiyle bozma kararı verildiği görülmüştür.