
MAHKEMEDE UZMAN GÖRÜŞÜ NEDEN ÖNEMLİDİR? YARGITAY’DAN DİKKAT ÇEKEN KARAR
Eylül 26, 2025Hukuki süreçlerde bilirkişi raporları, yargılama sürecinin doğru ve adil bir şekilde sonuçlanmasında önemli bir rol oynamaktadır. Ancak bilirkişi raporları arasında çelişkiler olduğunda, bu durum hem taraflar hem de mahkemeler için ciddi bir sorun teşkil edebilir. Bu yazımızda, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2010/30449 E. ve 2011/11291 K. sayılı kararını ele alarak, çelişen bilirkişi raporlarının nasıl değerlendirildiği ve bu tür durumlarda izlenmesi gereken hukuki yol hakkında bilgi vereceğiz.
https://karararama.yargitay.gov.tr
Olayın Özeti ve Hukuki Süreç
Somut olayda, alacaklı vekili tarafından kambiyo senedine dayalı olarak haciz yolu ile bir icra takibi başlatılmıştır. Borçluya gönderilen ödeme emrine itiraz edilmesi üzerine, borçlu vekili, İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 168/4. maddesi uyarınca imzaya itirazda bulunmuştur. Borçlu, senetteki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmiş ve bu durumun tespiti için bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Yerel mahkemece dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iki farklı bilirkişi raporu düzenlenmiştir:
1. İlk bilirkişi raporunda, senetteki imzanın borçlunun eli ürünü olmadığı belirtilmiştir.
2. Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi tarafından hazırlanan ikinci bilirkişi raporunda ise senetteki imzanın borçlunun eli ürünü olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu iki rapor arasındaki çelişki nedeniyle dosya Yargıtay’a taşınmıştır.

Yargıtay’ın Değerlendirmesi
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi raporunu esas alarak verdiği kararı hatalı bulmuş ve şu gerekçelerle bozma kararı vermiştir:
1.Çelişen Raporların Giderilmesi Gerekliliği: Yargıtay, bilirkişi raporları arasında çelişki bulunması durumunda, bu çelişkinin giderilmesi için yeniden bir bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğine vurgu yapmıştır. Mahkeme, sadece bir rapora dayanarak karar vermek yerine, uzman bir kuruldan mütalaa alınmasını istemelidir.
2.Adli Tıp Kurumu’nun Yetkisi: Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’nin imza incelemelerinde son mercii olarak kabul edilemeyeceği belirtilmiştir. Bu sebeple, Adli Tıp Kurumu raporuna tek başına üstünlük tanınarak karar verilmesi hukuka uygun bulunmamıştır.
3.Para Cezası Uygulaması: Yargıtay ayrıca, takip durdurulmamış olmasına rağmen borçlu aleyhine %10 oranında para cezasına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirtmiştir.
Çelişen Bilirkişi Raporlarında İzlenecek Yol
Bu karar ışığında, çelişen bilirkişi raporlarının bulunduğu durumlarda izlenmesi gereken hukuki yol şu şekilde özetlenebilir:
1.Yeni Bir Bilirkişi Heyeti Oluşturulması: Mahkemeler, çelişkili raporlar karşısında uzmanlık alanında yetkin yeni bir bilirkişi heyeti oluşturmalı ve bu heyetten görüş almalıdır.
2.Raporların Karşılaştırılması: Çelişen raporların dayandığı bilimsel ve teknik gerekçeler dikkatlice değerlendirilerek hangisinin daha tutarlı olduğu belirlenmelidir.
3.Adaletin Sağlanması: Bilirkişi raporları, yargılamada birer delil niteliği taşır ancak kesin hüküm oluşturmaz. Nihai karar, mahkeme tarafından dosyadaki tüm delillerin birlikte değerlendirilmesiyle verilmelidir.
https://adlibilimlerlaboratuvari.com/blog
Sonuç ve Değerlendirme
Yargıtay’ın bu kararı, bilirkişi incelemelerinde adaletin sağlanması açısından önemli bir içtihat niteliğindedir. Çelişkili raporlar karşısında mahkemelerin daha titiz bir değerlendirme yapması gerektiğini ortaya koyan karar, aynı zamanda Adli Tıp Kurumu’nun yetkisinin sınırlarını da çizmiştir.
Adana 1. İcra Hukuk Mahkemesi tarafından verilen kararın borçlu tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme ele alınmıştır. Alacaklı vekili, bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatmış, borçlu ise imzaya itiraz etmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunmuş, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’nin raporuna üstünlük tanınarak karar verilmiş ancak Yargıtay, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’nin imza incelemesinde son mercii olarak kabul edilemeyeceğini belirtmiştir. Çelişkinin giderilmesi için ehil bilirkişilerden oluşan bir kuruldan yeniden rapor alınması gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca, takip durdurulmadığı halde %10 para cezasına hükmedilmesinin de doğru olmadığı vurgulanmıştır. Karar oybirliğiyle bozulmuştur.