senette imza inceleme, bilirkişi raporu, grafoloji raporu

YARGITAY KARARI – ADLİ BELGE İNCELEME

12. Hukuk Dairesi tarafından verilen 26.12.2011 tarih, 2011/12943 Esas ve 2011/30401 Sayılı Kararında özetle;

Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe karşı borçlu, bono bedelinin 11.000 TL olarak düzenlendiğini ve ödendiğini ancak senedin iade edilmeyerek daha sonra 111.000 EURO’ya dönüştürülerek tahrif edildiği ve takibe konduğunu, borcun olmadığını, takibin iptalini talep etmiştir.

Mahkemece, bilirkişi O. D..’ndan alınan14.07.2010 tarihli raporda, bonodaki bedelin rakamla yazılı olduğu kısımda “11.000” nin yazılı iken daha sonra benzer mürekkepli kalemle sol baş taraftan üçüncü sıraya (binler basamağına) “1” rakamının ilavesi süretiyle “111.000” rakamlanna dönüştürüldüğünün bildirildiği, itiraz üzerine, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesince düzenlenen 13.12.2010 günlü raporda ise “iddialar doğrultusunda tahrifat yapıldığına dair bir bulgu saptanamadığının” açıklandığı görülmektedir.

Bu durumda borçlunun iddiası yönünden raporlar arasında çelişki oluşmuştur. Her iki rapor da adli makamlarca istem üzerine alındığından raporlardan birinin diğerine üstünlüğü kabul edilemez (Hukuk Genel Kurulunun 07.10.2009 tarih ve 2009/12-382 esas, 2009/415 karar sayılı karan). Adli Tıp Kurumunun Grafoloji bölümü bu konunun incelemesinde son mercii de olmadığından bu rapora itibar olunarak hüküm tesis edilmesi doğru değildir.

Mahkemece, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesini teminen yeniden, konusunda uzman bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan mütalaa alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, Adli Tıp Kurumundan alınan rapora itibar edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir denildiği,

Sonuç olarak; Borçlu, bononun 11.000 TL olarak düzenlenip ödendiğini, ancak alacaklı tarafından 111.000 EURO’ya çevrilerek tahrif edildiğini ve haksız yere takip başlatıldığını iddia ettiğini, mahkeme, bonodaki rakam değişikliği konusunda iki farklı bilirkişi raporu aldığı halde, bunlardan birine dayanarak karar verdiği, bu rapor, Adli Tıp Kurumunun Fizik İhtisas Dairesinden gelmiş olup, tahrifat yapılmadığının belirtildiği, ancak, Adli Tıp Kurumunun Grafoloji bölümü de bu konuda son sözü söyleyebilecek bir merci olmadığı, bu nedenle, mahkemenin bu rapora dayanarak hüküm kurması doğru olmadığı, mahkeme, raporlar arasındaki çelişkiyi gidermek için yeni bir bilirkişi kurulu oluşturmalı ve onların görüşüne göre karar vermesi gerekirken karar vermesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle bozma karar verildiği görülmektedir.

Similar Posts