YARGITAY KARARI – Adli Belge İnceleme
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi tarafından verilen 13.06.2013 tarih, 2013/12738 Esas ve 2013/22224 Sayılı Kararında özetle;
Alacaklı tarafından bir adet bono ve iki adet çeke dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe karşı borçlular, imzaların şirket yetkililerine ait olmadığını ileri sürerek imza itirazında bulunmuşlardır.
Mahkemece grafoloji dalında uzman bilirkişiden alınan 26.07.2010 tarihli raporda bonodaki imzanın borçlu temsilcilerinin eli mahsulü olmadığı, iki çekteki imzanın ise borçlu şirketlerin münferit temsilcilerinden olan A.A.K’nın eli ürünü olduğu belirtilmiştir. İtiraz üzerine, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan 25.12.2012 günlü raporda ise, takip dayanağı çek ve senetlerdeki imzaların A.A.K’nın eli ürünü olmadığı, diğer iki temsilcinin eli ürünü olup olmadığının ise tespit edilemediğinin açıklandığı görülmektedir. Bu durumda takip dayanağı iki adet çek bakımından, raporlar arasında çelişki oluştuğundan; bu çelişki giderilmeden, Adli Tıp Kurumu raporuna itibar edilerek sonuca gidilmesi doğru değildir. Her iki rapor da adli makamlarca istem üzerine alındığından raporların birinin diğerine üstünlüğü kabul edilemez. Zira, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin, imza incelemesinde son merci olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır(Hukuk Genel Kurulu’nun 07.10.2009 tarih ve 2009/12-282 sayılı kararı). O halde, mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden ve ehil bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan mütalaa alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.
Sonuç olarak;
Mahkemece grafoloji dalında uzman bilirkişiden alınan ilk raporda, bonodaki imzanın borçlu temsilcilerinin eli mahsulü olmadığı, iki çekteki imzanın ise borçlu şirketlerin münferit temsilcilerinden olan A.A.K’nın eli ürünü olduğu belirtilmiştir. İtiraz üzerine, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan ikinci raporda ise, takip dayanağı çek ve senetlerdeki imzaların A.A.K’nın eli ürünü olmadığı, diğer iki temsilcinin eli ürünü olup olmadığının ise tespit edilemediği belirtilmiştir.
Bu durumda, takip dayanağı iki adet çek bakımından, raporlar arasında çelişki oluştuğundan, bu çelişki giderilmeden, Adli Tıp Kurumu raporuna itibar edilerek sonuca gidilmesi doğru değildir. Her iki rapor da adli makamlarca istem üzerine alındığından, raporların birinin diğerine üstünlüğü kabul edilemez. Zira, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin, imza incelemesinde son merci olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla, mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden ve ehil bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan mütalaa alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir. Bu kararda, mahkemece alınan iki bilirkişi raporunun çelişkili olması nedeniyle, çelişkinin giderilmesi için yeniden bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği belirtilmektedir. Kararda, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin, imza incelemesinde son merci olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme bulunmadığı da vurgulanmıştır. Bu karar, benzer uyuşmazlıklarda yol gösterici niteliktedir. Mahkemelerce, imza incelemesine ilişkin raporlar arasında çelişki olması halinde, çelişkinin giderilmesi için yeniden bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği dikkate alınmalıdır.